Mercedes reformu

 

Hayırlı uğurlu olsun.

Milletçe bir kelimenin daha içini boşalttık.

 

Geçen hafta içinde “Türkiye Rönesans yaşıyor” diyen Alev Alatlı’nın Rönesans’tan anladığı nedir bilmiyorum ama beni birkaç yıl önce Floransa’ya yaptığım seyahate yeniden götürdü.

 

Dört arkadaş gittiğimiz bu seyahatte, Rönesans’ın başlama vuruşunu yapan Floransa’nın kırsalında Leonardo da Vinci’nin doğduğu, şimdi adını hatırlayamadığım köye de yolumuz düşmüştü.

Nisan ayı olmasına rağmen soğuk şubat gibi içimize, sicim gibi yağan ve üç gündür durmayan yağmur da iliklerimize işlemiş. Da Vinci’nin uçurum denilebilecek keskin bir vadiye bakan harabe haldeki evinin bahçesine girerken, bir dehayı harekete geçiren itici gücün fiziksel bir mekan ile ilgisinin olup olmayacağını anlamaya çalışıyorum.

 

Hatta belki bizim dehamıza da etkisi olur diye bahçedeki zeytin ağacından küçük bir dal alıyorum. O zeytin dalı hâlâ kızımın hatıra defterinin arasında durur.

Sonra köyün aşağısındaki, kötü hava yüzünden mi nedir pek bi tenha olan müzede, birçokları için Mona Lisa gülümsemesinden ibaret olan bu büyük dahinin çıkardığı icatlara tanık olurken hayretimi gizleyemiyorum.

Evet o gerçek bir deha. 

Peki hangisi daha dahi? Da Vinci mi? Mediciler mi?

Dönemin kodaman ailesi Mediciler’in, önce Da Vinci’yi, sonra Michelangelo’yu ve daha birçok sanatçıyı kanatları altına alması daha mı az deha örneği?

Hangisi başlatmıştır Rönesans’ı?  

Tarih tekerrürden ibarettir sözü doğruysa, bu ülkenin ‘rafine paralıları’ gerçek bir ‘mesen’olmadıkça, Rönesans gibi hareketin başlama vuruşu bu coğrafyaya nasip olabilir mi? Kesinlikle küçümsemiyorum ama kurtarılan üç Kardelen, beş Güldünya sadece ‘deniz yıldızı’ hikayesi olmakla sınırlı kalmaz mı?

Rönesans demişken Reform’u da atlamak olmaz tabii…

Hazır Alatlı Türkiye’de Rönesans’ı başlatırken Reform’la ilgili de hiç beklenmedik bir atak geldi.

Bir hafta içinde hem Rönesans’ı hem Reform’u hallettik iyi mi… 1 milyon liralık Mercedes S500 varken, kim bekler ki zaten 500 sene! 

Ama bence bu işin içinde bir iş var. Düpedüz komplo… 

Türkiye’nin yerli otomobil üretme ihtimali yüzünden tir tir titreyen Mercedes, üçüncü havalimanını kıskanan Lufthansa, paralellerin bedduaları, CeHaPe’lilerin kötü niyeti, Vatikan’ın tevazu maskeli kibri, darbecilerin hain emelleri, İsrail’in lojistik desteği, Esad ile diğer dış mikrakların yardımı ve ‘Ey Merkel’in sinsiliği bir araya gelip Diyanet İşleri Başkanı’nı zorla bindirdiler o 1 milyon liralık Mercedes’e!..

Yoksa binmez miydi başkan, ikinci elden alınmış, Bursa ürünü bir Symbol’e…

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.