14 bin TL farkla yeni CR-V benzinli mi, hibrit mi

Türkiye yeni nesil hibrit bir araçla daha tanıştı. Honda CR-V Hibrit 450 bin liralık etiketle Avrupa’dan sonra Türkiye’de de satın alınabilir hale geldi. Şimdiden üç sipariş aldıklarını Honda yönetimi açıkladı. En donanımlı ve sadece benzin motorlu serisi 316 bin lira seviyelerinde olan CR-V SUV modelin hibriti için 134 bin TL fark ödemek gerekiyor. Yeni teknolojiler bu kadar mı pahalı olmalı? Eğer böyle olacaksa yeni teknolojilerin iyi zor. Veya bazı markaların bazı modellerine olduğu gibi devletin vergi indirimi mi gerekli? Aklıma böyle sorular gelince Honda Türkiye CR-V Hibrit lansmanında bunların yanıtını aradım. Benzinli ile hibrit araç arasındaki 14 bin TL’lik fark, fiyata 134 bin TL olarak yansıyor. Vergilerin motor hacmine göre değil de çevreci ve teknoloji destekli olduğu koşullarda yeni CR-V benzinli mi hibrit mi sorusunu hayal edelim.

Yeni CR-V benzinli mi hibrit mi

Hibrit ile benzinli fiyat farkı

Yeni nesil hibrit bir aracın böylesine bir etiketle satışa çıkması şaşırtıcıydı. Daha doğrusu aynı aracın benzinli ve hibrit modelleri arasında adeta orta sınıf bir otomobil alacak kadar fiyat farkının olması ilginçti.

Çevreyi koruyan, düşük yakıt tüketen hibrit ve elektrikli otomobillerin satışı hızla artacak diye düşünüyorduk ama galiba öyle olmayacak. Bu tür araçların yüksek alım maliyetleri, uzun süre benzinli ve dizel araçların tahtına uzanamayacaklarına işaret ediyor.

Honda CR-V Hibrit modeli, benzinli versiyona göre neden bu kadar daha yüksek etikete sahip? Honda henüz hibrit teknolojisini ekonomik hale getiremedi mi? Soru buydu? Sorduk

Biri benzinli 316 bin, biri hibrit 450 bin lira. Aradaki fark vergi sisteminden …

Aradaki fark Türkiye’deki otomotivdeki ÖTV (Özel Tüketim Vergisi) sisteminden kaynaklanıyordu. Honda Türkiye için iki araç arasında vergiye konu çıplak fiyat farkı sadece 14 bin TL idi. Benzinli model 1.5 litre motoruyla yüzde 60 ÖTV oranına tabiydi. Hibrit motorlu CR-V ise 2.0 lt benzinli motora ve iki adet elektrikli motora sahipti. Bu nedenle de yüzde 110 ÖTV oranına tabiydi. İki vergi dilimi arasındaki yüzde 50’lik fark tüketiciye 134 bin lira olarak yansıyordu.

Vergiler 14 bin liralık farkı, 134 bin lira yapıyor

1.8 olsa 100 bin lira daha ucuz olacaktı

Türkiye’de elektrikli ve hibrit araçlara yönelik değişik destekler bulunuyor. Bu teşviklerden hibrit olanları Türkiye’de üretilen iki modelin hibrit versiyonlarını içeriyor. Toyota C-HR ve Corolla modellerinin 1.8 lt benzinli motorla kombine elektrikli motora sahip versiyonları yüzde 60 ÖTV diliminden işlem görüyor. Toyota, Türkiye’de yeni C-HR yatırımı yapacağı zaman, Ankara ile yaptığı pazarlıklarda bu desteği aldı.

Cari açığı azaltacak yeni bir yatırım kazanmak, Türkiye’ye yeni model yatırımı çekmek için makul bir teşvikti.

Makyajlanan Ford Transit, 2019 yılında elektrikli ve hibrit olarak da Türkiye’de üretilecek.

Hibrit teşviği yeterli mi?

Ekonomik sebepler dikkate alındığında Türkiye’de üretilen araçlara yönelik ithal ikameci koruma duvarları kabul edilebilir. Ama dünya hibrit ve elektrikli döneme geçti. 5 yıl içinde 214 yeni elektrikli ve hibrit araç satışa çıkacak. Renault, yeni nesil Clio modeline 2020 yılında hibrit versiyon ekleyecek ve bunu Türkiye’de üretecek. Ford Otosan, en geç 2020 yılında hibrit ve ardından elektrikli Transit modeli üretecek, hem de Türkiye’de.

Elektrikli Doblo’ya Bursa’da Türk imzası

İhracat yönelik üretim yapan Hyundai ve Tofaş gibi büyük üreticilerin de bu konuda sistemin dışında kalmaları söz konusu bile değil.

Üreticilerin bir çok modelinde yenilenme döngüsü geliyor. Bu şirketlerin uluslararası merkezlerinde yeni model yatırımları çoktan konuşulmaya başlandı. Türkiye bu yatırımlardan pay almak istiyorsa, hibrit ve elektrikli araçların iç pazar rakamlarını destekleyecek teşvikleri masaya koyması gerekiyor.

Yeni yatırımlarla Bursa’da, İzmit’te, Kocaeli ve Aksaray’da üretilecek yeni teknolojili araçlar Türkiye’de de satın alınabilir olmalı. İç pazarı olmayan yeni nesil araç yatırımlarının Türkiye’yi üretim merkezi olarak seçmelerinin mümkün olmayacağı ortada. Yoksa Honda gibi fabrikalarını kapatıp, bu tür ürünleri bir kaç büyük merkezde üreterek, dünyaya satmaya kalkabilirler. Hatta bu daha rasyonel olabilir. Bu durumda kazanan kim olur sizce?

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.