2020 sonu ve 2021 yılı otomobil fiyatları formulü
2020-2021 dönemine yönelik bir tahmin. İki bölümden oluşan ilk makalemde otomotiv sektöründe araç üretimi üzerine ince detaylara yer vermiştim. Tedarik zincirindeki arzda bolluk (satışa sunulan araç stokundaki artış) ve daralmayı (araç bulamama) tetikleyen gelişmelere göz attık.
Bu yönde tüketicilerin yaşadığı sorunlara ve yan etkilerine değinmiştim. Sebep belli, sonuç tahmin edilebilir. Şimdi sırada 2020 sonu ve 2021 yılı otomobil fiyatları ne olabilir? sorusuna cevap vermek var.
Hani derler ya “Paranla bile satın alamazsın”.
Şimdi burada aklıma 2011 senesi Mart ayında Japonya’da yaşanan tsunami sonrasında Fukushima Nükleer Santrali’nde yaşanan sızıntı geldi. Ne alakası var dediniz, tabii haklısın. Tedarik zinciri üzerine ilginç gelebilecek bir detay verip, sonra zincirin son halkası olan yetkili satıcılar üzerinden en çok konuşulan konuya geleceğim: Otomobilin fiyatı.
Fukushima kentine yakın çevrede bulunan çeşitli otomotiv yan sanayi üretim tesisleri var(dı). Tsunami ve hemen arkasından radyoaktif sızıntı nedeniyle buradaki tesisler kullanılamaz duruma geldiler.
Bunlar arasından bazıları, hava yastığı üreticisi, boya üreticisi, elektronik kontrol ünitesi üreticisi gibi Japon otomotiv endüstrisinin ihtiyaçlarının önemli kısmını karşılayan üreticiler(di).
En basitinden örnek vereceğim. Özellikle kırmızı boya pigmenti üreticisi fabrikan çalışamaz duruma gelmişti. Bu nedenle Japonya’da yaklaşık 4 ay otomobil üretimi “kırmızı hariç” her renk ile devam etmek zorunda kalmıştı.
Bunu yukarda bahsettiğim “zincirde gerilme” olarak düşünebiliriz.
Paramla bile kırmızı araba alamayacak mıyız?
Peki sadece tedarik zincirine mi etkisi oldu kırmızı boya bulunamamasının? Elbette hayır. Satış kaybına sebep oldu. Ayrıca kırmızı renk için fiyat farkı talep eden markalar için para kaybına da sebep oldu. Bu basit örnek dahi “paramla kırmızı renk Japon otomobili satın alamayacak mıyım” sorusunu sordurdu.
Fiyat üzerine konuşmalar, bayide en uzun zamanı alır. Müşteri karar vermek için internette araştırmıştır; blogları incelemiş, şikayetlerin hepsini öğrenmiş; teknik özellikleri karşılaştırmış; eşe dosta danışmış, kullanıcılardan öğrenmiş; bilgi bakımından tam donanımlı haldedir.
Satışçının karşısına geçmeden önce telefonda teklifleri toplamış; en uygun fiyatı veren bayide son pazarlık için oturmaktadır. Genelde satışçılar bu konuları tahmin etseler de çoğunlukla konunun bu hassasiyetini dikkate almazlar.
Hele satışı yapılacak olan otomobil stokta yoksa fiyat üzerinde nasıl mutabık kalınacaktır?
Elbette ki teslim zamanındaki fiyat geçerlidir ama süre uzadıkça fiyatın ne kadar süre ile kabul edilebilir değişikliğe uğrayabileceği de başka bir sorun halini alır.
Hadi bu konuyu açayım. Döviz kurlarının oynak olduğu zamanlara takılı kalmayalım ama herhangi bir zamanda 4 ay sonra kurların dolayısıyla maliyetin tam olarak ne olacağı bilinmeyen bir ortamda müşteri siparişini verir.
İthal otomobilde tavsiye edilen perakende satış fiyatı genel olarak 3-4 ay sonrası için kabul edilen emniyetli bir döviz kuru tahmini ile belirlenir. İthalatçı bu şekilde olası dalgalanmalara karşı pozisyon alır. Kurda değişiklik olmazsa indirim kampanyaları için marjını artırır; kur dalgalanırsa hareket etmeden önce emniyetli bir karar alma zamanı kazanabilir.
Sonbaharda gelecek ithal araçlar nasıl fiyatlanır?
Şimdi içinde bulunduğumuz günlerden bir deneme yapalım. Hali hazırda 2. el otomobil fiyatları (stokta olmayan veya çok az bulunan) ithal otomobillerin fiyat seviyesini geçmiş. İthalatçılar sürekli bahsi geçen muazzam talep karşısında fırsatı kaçırmak istemiyor. (muazzam talebe rağmen pazar 2 sene öncesinin yüzde 40 altında kapanacak?) Ve üretim için siparişlerini veriyor.
Bugün elinde olmayan stoklar için fiyat yükseltmek anlamsız olduğuna göre; 2020 Ekim ayında teslim edilecek otomobil: Euro 6.80 üzerine ortalama yüzde 5 civarında kur marjı ile fiyatlanabilir.
Ekim 2020 ve Nisan 2021 günlerinde çokça duyacağımız cümleler şöyle olacak: “Paramızla araba bulamıyorduk, şimdi paramız araba almaya yetmiyor”!
Bir kez daha bayi tarafında ise şunu duyacağız. Müşteri varken distribütor otomobil ithal etmedi. Şimdi bu fiyatla araba var ama müşteri yok.
2021’de ithal otomobil fiyatları için şunu söyleyebilirim sadece; 2020 sonbahar ve kış dönemlerini soğuk diye tanımlasak, 2021 senesinin ithal otomobil fiyatlarında dondurucu soğuklara hazırlanmakta yarar var.
Sayın Mert Güçlüer yazınızı dikkatlice okuduğumu sanıyorum, umarım anlamışımdır.
Yukarıda yazdıklarınız piyasa dinamiklerine ve tüketici eğilimlerine göre doğru olabilir, ancak Türkiye gerçeklerinin ekonomik ve sosyal yönden bu şekilde olmadığını düşünüyorum.
Şu piyasa koşullarındaki durum günde bin kişinin ekmek almak için gittiği markette 100 ekmek satmak gibi bir şey bu anomali düzelmeyebilir ya da tam tersi bir hal alabilir. Yıllarca bu sektörde mesai harcamış, tecrübe ve öngörü sahibi olmanıza rağmen size katılmadığımı belirtmek isterim.
Türk otomotiv sektörü bu kadar piyasa faizinin altında düşük faiz oranları ve bu kadar düşük araç sahipliğine (208 Araç) rağmen hala 600.000 adet toplam pazardan bahsediyorsa bu gerçekten sektör adına çok çarpıcı bir sinyaldir.
Önümüzdeki yıllarda piyasanın bu rakamların üzerine çıkma ihtimali ne yazık ki yoktur. Türkiye Ve sektör 2000 yılına doğru hızla geriliyor ve önümüzdeki dönemlerde bir kur şoku daha yaşamayacağımız ön kabulü ile bunları söylüyorum.
Burada konuya tüketici açısından değilde sizinde tarafı olduğunuz sektör paydaşları açısından bakmak lazım tüketici olarak biz bir şekilde bütçemize göre 2.el bir araç alırız aracın yaşı da fiyatı da artabilir tabi,biz tüketiciler olarak sektörü beslemek zorunda ve ağır vergi yükünün altında ezilmek zorunda da değiliz, su akar yolunu bulur.
Mazda’nın durumu ortada hani futbolda bir söz vardır, hava, saha, zemin şartları futbol oynamaya müsait diye Mazda içinde böyle bir durum olmasına rağmen bu ülkede bir pazar oluşturamıyor ise bu tüketicinin değilde daha çok Mazda Türkiye’nin ve tabi genel merkezin çözmesi gereken bir konu.
Otomotiv sektöründeki bu tıkanmayı ve yahut daralmayı da biz tüketiciler değilde siz sektör bileşenleri çözmek durumundasınız diye düşünüyorum.
Yani soru (Paramızla araba bulamıyorduk, şimdi paramız araba almaya yetmiyor”!) tüketici olarak bizim bu yüksek fiyatlardan nasıl araç alabileceğimiz değilde tarafı olduğunuz otomobil satıcılarının bu fiyatlardan bize nasıl otomobil satacağını düşünmek sizin nezdinizde tüm sektör için daha doğru bir değerlendirme olur diye düşünüyorum.
Saygılarımı sunar, başarılar dilerim.
Hasan abi, adam haklı çıktı. Sen ıskaladın.