Aman petrol, canım petrol…

Güzel ülkemizin çalkantılı bir döneminde (çalkantısız dönemi pek de yoktur ya neyse) Eurovision yarışmasında yaşlanmayan kıymetimiz tarafından söylenmişti bu şarkı. Arabesk vurgular taşıyordu biraz, yarışmayı da 15. sırada tamamlamıştı. Petrolün krizle anıldığı yıllardı, çoğu apartman fuel-oil adı verilen bir yakıtla ısınıyordu. Bu yakıtın bir de numaraları vardı, 4, 5, 6… Akışkanlık durumlarına göre. Türkiye’ye uygulanan baskılar, politik oyun ve ambargolarla bu millete çektirilen sıkıntılardan biri de akaryakıt bulamamak olmuş, binalarına parasıyla yakıt alamayan binlerce insan dandik sac sobalardan medet umar hale gelmiş, getirilmişti.

Babamın Selamiçeşme’de şu anda da benzinci olan yerde sabahlayarak emektar Vosvos’a “bir miktar” benzin alabildiği, rahmetli “bir bilen”in “benzin vardı da biz mi içtik” dediği yıllardı. Kraldı petrol, kraldı OPEC (Petrol Üreten Ülkeler Birliği) ülkeleri.   

“Temiz ve Yenilenebilir Enerji” yüzyılın konusu…

2000’li, 2010’lu yıllarla birlikte devran döndü, petrol yavaş yavaş otomotiv dünyasından, üretimden, sanayiiden el ayak çeker hale geldi, daha temiz enerji kaynakları kullanılmaya başlandı, rüzgar, güneş, deniz dalgası gibi. Otomobiller, kamyonlar, otobüsler yavaş yavaş özellikle dizelden uzaklaşacak, bu kaçınılmaz. Geri dönüşü olmayan yola girildi, hem de neler neler oluyor bu yönde…

18 Mayıs 2018 Almanya…

Almanya yüksek mahkemelerinden birisi, kendilerine vatandaşlar tarafından açılan davalarda şikayet edildiği üzere, Avrupa Birliği hava kirliliği kriterlerini sağlayamayan Alman şehirleri için, özellikle eski model dizel araçların istendiğinde şehir otoritelerince şehir merkezlerine alınmayabileceğini karara bağladı. Bu tür kararlar alınıyor, dizel ürünler yavaş yavaş üretimden de kaldırılıyordu ancak bu zorlayıcı ve somut bir adım oldu. Almanya hükümeti ayrıca bu eski araçların üreticilerine baskı yaparak, eskiden ürettikleri anılan araçlara ücretsiz olarak takacakları kimi aparatlarla zararlı atıkları azaltmasını isteyebilecek. Yapılan araştırmalar bunun Alman otomotiv firmalarına yaklaşık 14.5 milyar avroluk bir yük getirebileceğini gösteriyor.     

Almanya ve dizel araçlar…

Almanya’da yollarda olan onbeşmilyon adet dizel otomobilin yalnızca beşte biri Euro 6 emisyon oranlarını karşılayabiliyor. Bu mahkeme kararlarının ardından, kocaman sanayi ve otomotiv ülkesinde durum karışacağa benziyor. Çevreciler hükümeti daha sert tedbirler almadıkları ve otomotivcilere yakın durduklarını iddia ederek eleştiriyor.

Otomotivciler dizel motorlara yaptıkları yatırımlardan en az zararla kurtulmak istiyor, bu da doğal, binlerce kişiye iş sağlıyor sektör hem Almanya’da, hem de dünyada. Yukarıda bahsettiğimiz OPEC ülkelerinin pazarları daralıyor, kazançları azalıyor.

Çok fazla ortak aktör var enerji, çevre, petrol üreticileri derken. Çevre çok hassas olunması gereken bir konu bu doğru ancak, kaş yaparken göz çıkartmamak, doğru yöntemlerle bir ortak harita oluşturmak ve açıkça mağdur yaratmamak, yaratılan sıkıntıları paylaşarak aşmak gerek.

Dünyaya Mercedes’i, BMW’yi, Audi’yi, Volkswagen’i, MAN’ı, Neoplan’ı sunmuş Alman otomotiv sektörü yine dünyaya örnek olacak şekilde bu işi de kotaracaktır.

İzleyelim, görelim, kendimize örnek alalım.    

1 yorum
  1. hüsnü uyanık diyor

    benim kafama su takıldı.madem dizel bu kadar kötü ürünken neden üretimi yapıldı.ve ozaman eski zamanlardayken benzinli araclar daha hakimdi ve sonradan türkiyede popüler oldu ve koskaoca volkvagen patladı olay bana göre elektrikli arac hiç bir avantajı yok bence hedef benzinili ve dizel aracların karsılastırması bence daha mantıklı tekonlji ilerledikçe dizelin hava kirletmemesi bence daha mantıklı

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.