Yolcular Uber – taksici kavgasında nerede?
Korkuyu ne yapacağız peki!
Bizim taksici esnafı, dünyanın bütün ızdırabını omuzlarına yüklemiş gibidir…
İşin en kötü yanı da, bir taksiye bindiğinizde bütün o ızdırabı sizin de omuzlarınıza bırakır küt diye…
Taksi şoförünün kızdığı, sinirlendiği, üzüldüğü her şeyden kendimizi sorumlu tutarız bir an için; küçücük taksinin içinde ezilip büzülürüz…
Aman bir tatsızlık olmadan gideceğimiz yere gidelim…
Geçen Cuma akşamı lise dönemimden eski arkadaşlarımla haftalar önceden planlanmış bir yemeğimiz vardı. İşin içinde hafif-alkol de olsa, kesinlikle araba kullanmıyorum elbette ki.
Eşim de şehir dışında olduğundan, beni gelip alması şansı yoktu.
Bu tip durumlarda Ubervari bir abimiz var, başvurduğumuz.
Hay aksi, onun da başka işi çıkmış…
Ne yapalım, ne yapalım, ne yapalım?
Seçenekler oluşturmaya çalıştık. Sonunda bir çözüm bulduk.
Ve bu çözüm bulma sırasında, sonradan farkettim ki, tek bir çözümü aklımıza bile getirmemiştim.
Farkında bile olmadan, içgüdüsel bir tavırla bir taksiyle eve gelmeyi seçenekler arasına koymamıştım…
Kötü de olsa bir seçenek oysa ki…
Peki neden?
Araçların bakımsızlığı, şoförlerin kaba olma ihtimali, taksimetrenin fazla yazması vs…
Bunların hepsi bir yana…
Çünkü en büyük neden ‘korkuyor’ olmam.
Evet ben bir taksiye binmekten, hele de gecenin bir vakti tek başına bir kadın olarak gerçekten korkuyorum.
Metafor değil…
Gerçek anlamda, fiziksel korkunun ta kendisi…