Honda, yeni kabin hava filtresi ile enfeksiyon riskini azaltacak
Honda, yeni modellerinde kullanacağı, birinci sınıf kabin hava filtresini tanıttı. Honda yeni kabin hava filtresi ile SARS CoV-2 koronavirüs ile ilişkili olanlar da dahil olmak üzere önemli sağlık sorunlarıyla ilgili viral aerosolleri, mikropları ve alerjenleri yakalayabileceğini iddia ediyor.
Söz konusu kabin hava filtresinin Avrupa’da piyasaya sürüldüğü açıklandı.
Honda yeni kabin hava filtresi ile iddialı
Honda ve filtreleme teknolojileri geliştiricisi Freudenberg, işbirliği ile ortaya çıkan hava filtresinin orijinal bir Honda yedek parçası olarak sunulduğunu söyleyelim. Filtre, standart polen filtresine alternatif olacak.
Yeni hava filtresinde çok katmanlı bir tasarım kullanılıyor. Bu sayede oluşturulan aktif koruma, viral aerosollerin konsantrasyonunu önemli ölçüde azaltmaya yardımcı oluyor. Ayrıca filtre zararlı çevresel gazların yanı sıra biyolojik ve inorganik partikülleri ve aerosolleri yakalıyor.
Filtrenin ilk iki mikrofiber tabakası çoğu ultra ince aerosol, toz ve poleni yakalıyor. Aktif karbondan yapılan üçüncü tabaka ise partikülleri ve asit gazları emiyor. Bir aktif meyve özü maddesiyle kaplı dördüncü, biyo-işlevli bir katman, yakalanan aerosolleri etkisiz hale getiriyor ve kabin içinde yeniden dolaşıma girmelerini önlüyor.
Honda, filtrenin performansının Avusturya Araştırma Enstitüsü OFI ile yürütülen bir dizi kapsamlı testle kanıtlandığını açıkladı.
Koronavirüsler, bildiğimiz gibi, taşıyıcıları hapşırdığında, öksürdüğünde veya nefes aldığında üretilen damlacıklar halinde yayılıyor ve bunlar günlerce yüzeylerde bulaşıcı olarak kalabiliyor. Rüzgar, sıcaklık ve nemdeki değişiklikler partiküllerin tekrar havaya uçmasına neden olabiliyor. Bu aşamada da filtre onları alabiliyor.
Birinci sınıf filtrenin ince filtreleme katmanları, yalnızca beş mikrondan büyük damlacıkları değil, aynı zamanda beş mikrondan önemli ölçüde daha küçük kritik viral aerosolleri de ayırarak gelişmiş koruma sağlıyor. Yeni premium filtre, viral aerosollerin yüzde 90’ından fazlasını yakalayabilir. Dördüncü biyo-fonksiyonel katmanda yakalanan viral yükün ise neredeyse yüzde 100’ü etkisiz hale getiriliyor.