Geçen kasım ayında yerli otomobilin ‘babayiğitleri’ resmen açıklandığında isim önerisinde bulunmuştum.
Marka: Yerli oto
Model: Babayiğit
O zaman da dediğim gibi yerli otomobil şu anda Türkiye’nin en ünlü otomobil markası bana göre…
Peki henüz ortada olmayan bu otomobil, nasıl ‘cisim’leştirilebilir?
Babayiğitler bu ‘cisim’leştirme üzerinde ciddiyetle çalışıyorlar muhtemelen…
Yerli otomobilin bitiş çizgisi 2021 yılı…
Bitiş demek yanlış olmuş olabilir.
Başlangıç çizgisi diyelim o zaman….
2021 yılında seri üretime geçilmesi planlanan yerli otomobille ilgili kasım ayında açıklananların üzerine konacak hiçbir şey yok henüz.
Bu durumu, projenin ciddiyetle yürütüldüğüne, ‘ser verilip sır verilmediğine’ bağlamak ve buna inanmak istiyorum…
Evet, bu otomobil o kadar ünlü ki, Türkiye’nin dört bir yanı bu ünden faydalanmak isteyenlerle dolu.
Mantık hep aynı:
Sonuç almak önemli değil. Göle maya çalalım, belki tutar… Bu arada ilimiz, ilçemiz gündeme gelir, tanıtımımız olur fena mı?
Bence çok fena!
Haritayı açıp fabrikaya talip olan illeri sıralayalım mı?
Bence sıralamayalım. Çünkü neredeyse 81 il ve 957 ilçenin tamamı fabrikaya talip (!)
Fabrikaya talip olanlar arasında köyler, beldeler, mahalleler bile çıkabilir.
Bu arada yerli otonun rulmanını, ekzantrik milini, tekstil işlerini üretmeye talip şirketler de bolca tabiii…
Geriye kaldı üç tekerlekle, bir arabaya durumu yani…
Şimdiden binlerce sipariş yağdıranları saymıyorum bile…
‘Bu işler öyle olmaz, şöyle olur’ demeye gerek var mı?
Hayır, yok!
Çünkü herkes yine ezberlediğini söyleyecek…
Böyle yerel basını etrafınıza toplayarak Levent Kırca parodilerini andıran çağrılar yapmak yerine, mantıklı argümanlarla lobinizi yapsanız ya…
Durum o kadar ‘mizahi’ bir hal almış durumda.
Geçen hafta kendi memleketimden gelen habere kulak kabarttım:
Amasya’nın Merzifon ilçesinde Merzifon Ticaret ve Sanayi Odası ile ilçede faaliyet gösteren bir karton fabrikası, yerli otomobil ilçelerinde üretilsin diye kartondan otomobil maketi yapmış…
Yerli otomobili kendilerine göre bir şekilde ‘cisim’leştirmişler işte.
Sevgili hemşehrilerim;
Tamam sembolik bir girişim ama 8 yıldır üzerinde kafa patlatılan bir konuyu bu kadar da karikatür haline getirmesek…
Hem o ilk yağmurda ıslanır, kullanılabilemez… (Dikkat bu cümle ironidir, yanlış anlamalara karşı uyarayım).
Kafiyesi tutmasa da hissiyatım şudur:
Ciddiyet… Birazcık ciddiyet…
Bütün isteğim buydu…
