Piaggio MP3 Sport test sürüşü

Türkiye’de Doğan Grubu’na geçtikten sonra yoluna devam eden İtalyan Piaggio, mucidi olduğu yeni stil üç tekerlekli motosiklet dünyasındaki varlığını Türkiye’ye yansıtmak istiyor. Paris gibi dünyanın en büyük şehirlerinden birinde en çok tercih edilen skooterlardan biri olan Piaggio MP3, bir haftalığına benim de konuğum oldu.

 

 

İlk teslim alışımda şaşırmadım desem yalan olur. ‘Virajlarda ne yapacak’ sorusu ilk aklıma gelendi. Satın alma sonrası Doğan Grubu’na geçen İstinye Ferco Motor Müdürü Ahmet Bey “Al ve kendin gör” diyerek, aracı teslim etti.
Seleye kuruldum, zaten “ayakta duran” motosikleti çalıştırdım. Sabitleme düğmesinde olduğu için ayağımı yere koymaya gerek bırakmayacak şekilde, yerinde duruyordu. Normal bir scooter gibi dar alanda geri dönüşümü tamamladım ve az sonra otoparktan asfalta indim.
İstinye sahile doğru yol almaya başladığımda sıradan bir motosikleti kullanır gibiydim. Sahile ulaşan İstinye inişinde Amerikan Konsolosluğu’nun altındaki virajlar ilk test alanım oldu. İki tekere göre bakış açınızın önemi daha fazla. Virajda bakışınızı kaydırırsanız daha toleranssız davranıyor. Bu da aracın hemen viraj dışına kaçmasına neden oluyor.

Hemen belirtelim. Piaggio MP3 önde iki arkada tek tekere sahip bir motosiklet. İlk icadı 2006 yılına uzanıyor. O zamandan bu yana geliştirilmiş. Türkiye’de 300 ve 500 cc seçenekleriyle satılıyor. İkisi arasındaki tek fark motor hacmi.  4 zamanlı 4 sübaplı sıvı soğutmalı, elektronik enjeksiyonlu 278 cc’lik motor 7250 devir/dk’da 23,1 HP (17 kW) güç ve 6250 devir/dk’da 24,3 Nm tork üretiyor. Söz konusu değerler şehir içi trafiğinde kıvrak ve atak bir sürüş sağlarken diğer yandansa otoyol sürüşlerinde gerekli olan performansı da temin ediyor.

240 kg’a yakın bir ağırlığa sahip. Bu da onu bir şehir içi motosiklete göre “avucunuzda tutmanızı’ zorlaştırıyor. ABS, ASR, Ön teker sabitleme gibi elektronik yardımcılara alıştığınız ölçüde bu motosiklet şehir içi için çok konforlu bir araç haline geliyor.

Türkiye’de yollarda hiç görmedim ama örneğin Fransa’nın başkenti Paris bu motosikletlerle dolu. “Doludur tabii” dediğiniz duyar gibiyim. Bizdeki ÖTV bu aracın fiyatını 50 bin TL’lere yaklaştırıyor.

Buna bir de yakıt tüketimini eklediğimizde Türkiye şartlarında yorucu bir maliyet karşımıza çıkıyor. Paranız varsa ve ayağınızı yere koymayı sevmiyorsanız değer.
Bir kere selesi ve arka amortisörleri harika. Piaggio MP3’ün de yer aldığı maksi scooter sınıfında bu derece keyifli rakip görmüyorum.
Ayrıca sessizliği uzun yolda kafanızı ütülemeyecek türden. Şehir içinde otomobillerin sizi görmemesi riski de çok yok. Eğer kamyon gibi ölü noktası fazla araçların sağına girmezseniz, yüksek ve geniş bir scooter olan Piaggio MP”, sürücüler tarafından “rahatlıkla görülüyor.”
Frenleri yeterince iyi. Ön ve arkada disk frenler ABS ile çalışıyor ve durma konusunda sıkıntı yaratmıyor. Arka teker virajlarda asfalt ve yol yapısına göre kayma eğilimi gösteriyor ama ASR devreye girerek, kaymayı kesiyor. Bu arada isterseniz kaymaya izin vermek için ASR iptal tuşu da bulunuyor. Bu sayede daha artistik hareketlere girilebilir.

Bu maksi scooterı “sürmek”, alıştıkça daha keyifli hale geliyor. Rahatlığı, güvenliği artıları. Modernleştirilen scooter, aslında iki ayrı görünüme sahip. Ön tarafta kocaman bir kafa. Kafanın içinde de 5 km hızların üzerinde ayrı ayrı çalışan pistonlara ve süspansiyonlara sahip iki teker. Bu iki tekerin çalışmasını, durduğunuzda veya 5 km hızların altında sabitleyebiliyorsunuz. Bu da sizin ayağınızı yere koymadan motosikletin üzerinde oturmanıza izin veriyor. Yeniden hareket ettiğinizde ise aracın dengesi sağa veya sola yıkılma eğilimi gösterebiliyor. Aracın sabitlenmiş halinden çıkmak içinse ya sağ elcikteki tuşu sağa itmelisiniz veya “gazı açmalısınız.” Hafif bir sallanma sonrasında aracınız yoluna devam ediyor. Kullandıkça ustalaşacağınız bir karakter sergiliyor.
Aracı park ettiğinizde ön tekerlerin sabitlenmesi aracın da sabitlenmesi için yeterli oluyor. Bir de el frenini indirdiğinizde sorunsuz bir park sizi bekliyor. Çok pratik. Motosiklet çok bilinmediğinden hırsızlık açısından da size avantaj oluşturacaktır.

Sele altı geniş. İki kask alacak büyüklükte. Bir de arka çanta eklerseniz, rahatlıkla iki kişilik yolculuklara çıkabilirsiniz. 300 cc’lik motorun çekişi gayet başarılı. 500 cc olanı denemedim ama yakıt tüketimini hatırladığımda 300 cc yeterli gelir. 300 cc ile ağırlıklı şehir içi kullanımda 12 litre ortalamasını gördüğümü, uzun yola çıkıldığında ise bunun biraz daha aşağı indiğini söyleyebilirim. Maksi scooter sınıfında bunun rakipleri çok daha aşağılarda yakıt tüketim değerleri sunuyorlar. Benzin fiyatlarının 6 TL’nin üzerinde olduğu bir Türkiye’de satın alım kriterleri arasına girmesi gereken bir kriter diyebilirim.

 

Aracın gösterge panelinde mod seçimi ile yaptığınız km’yi, ortalama yakıt tüketiminizi, ilk çalıştırdığınızda akü değerinizi ve diğer araç bilgilerinizi görebiliyorsunuz. Yol bilgilerinin yansıdığı dijital ekranın iki yanıda ise hız ve devir kadranları bulunuyor. Bu scooterın yakıt tüketimi ve ilk alım maliyeti dışında eksisi yok diyebilirim.

 

 

 

 

 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.