Terkedildiği Ödemiş’teki tarladan, yollara döndü ikinci nesil VW Polo 86C

Ülkemizin otomotiv kültüründe emekleme çağı olarak kabul edebileceğimiz 80’li yıllarda Avrupa bugün milyonlar satan modellerini ortaya çıkarmaya başlamıştı.
Bu doğumlardan biri de bugün artık olgunluk dönemini yaşayan Volkswagen Polo olmuştu.
Günümüzde Avrupa’nın en çok satan otomobili gibi ünvanları elinde bulunduran VW Polo modelinin ilk örneklerinden birinin de Türkiye’de olduğunu biliyor musunuz?
Hem de terkedildiği Ödemiş tarlalarından sonra küllerinden doğan bir Polo…
Henüz çok iyi bildiğimiz VW logosunun bile tasarlanmadığı yıllardan söz ediyoruz.
Dünyanın en büyük otomotiv şirketinin kalbi Almanya’nın kuzeyindeki Wolfsburg şehrinde bulunan fabrikayı temsilen yapılmış olan logo da bugünkünün çok uzağında.
Her neyse. VW logosunun bile bir başka olduğu yıllarda geliştirilen bir otomobille yazımıza başladık. Devam edelim. Konumuz Polo, hem de ilk Polo’lardan biri, ikinci nesil. Türkiye’ye de gelen ilk VW Polo modellerinden biri sayılır bu otomobil. Alman otomobillerinin meraklılarından Cüneyt Taşyağan’ın restore ettiği 2. nesil Polo’da 1000 cc hacimli bir motor görev yapıyor ve aracın kodu da 86C.
Cüneyt Taşyağan, Ödemiş tarlalarından topladığı Polo’sunun son haliyle…
Restorasyon sürecinin başlaması için permi hakkıyla Türkiye’ye yabancı ülkelerde çalışan vatandaşların araç getirdiği günlere dönmemiz gerekiyor. Mercedes ve BMW gibi lüks otomobiller için kullanılan hatta alınıp-satılan permi hakkı, Polo gibi bir otomobil için kullanılmamış ve bu “kimsesiz Polo”, Gümrük’e terkedilmiş. O yıllarda Gümrük’teki araçlar Türk vatandaşlarına satılacağı zaman bir de damgalanırdı.
Bu minik Polo Gümrük’teki tutsaklık günlerini sabırla ve biraz da hasarla geçirdikten sonra, İzmirli bir hanımefendi tarafından özgürlüğüne kavuşturulur. Daha sonra da 10 yıl boyunca büyük bir özenle korunarak, kullanılan Polo’nun yolu nedeni bilinmez şekilde Ege’nin incisi İzmir’in Ödemiş ilçesinde bir tarlada son bulur.
Cüneyt Bey’in uzun uğraşları sonucunda arabanın sahibi bulunarak, satın alabilmek için ikna edilir. Artık Wolfburg’un bantlarından inen ilk Polo modellerinden biri “ameliyata alınmaya” hazırdır. Çalışmayan demir paslanır sözünü doğrularcasına tarladaki günlerinde paslanan ve deforme olan araç, önce tek tek parçalarına ayrılır.
Üzerindeki boya kalıntıları kazındıktan sonra bu mahzun Polo’nun bugüne kadar hiç kaza yapmadığı ve tamirat görmediği anlaşılır. Tarladaki Polo şaşırtmıştır. Ve adeta sıfırdan yeniden yaratma süreci başlatılır.
Neredeyse hiç bir parçası eksik olmayan aracın kaporta – motor – mekanik ve iç kısmı orjinal parçaların yenilenmesine bağlı kalınarak baştan yaratılır. Çok uzun söze gerek olmayan bir durumdayız. Yenilenme sürecinin sonunda fotoğraflarda görülen muhteşem geri dönüş gerçekleşir.
Wolfburg’tan Türkiye’ye, Gümrük alanından Ödemiş’te bir tarlaya ve oradan İzmir oto sanayiye uzanan yolda 40 yıllık Polo’nun evrimi. Sizi fotoğraflarla baş başa bırakırken, Cüneyt Bey’in garajında baba yadigarı araçlardan bir olan bir başka efsane için de sözleştik. İkinci nesil VW Polo 86C, bugün göz alıcı sağlamlığıyla İzmir’de yollarda. Bu araca 30 bin TL teklif edilmiş ama satışı düşünülmüyor.
Şimdi de Polo’nun yeniden doğuşuna yakından bakalım.
Türkiyede bulunması çok zor olan parçalardan biri – kırık stop.
Yıpranan ve kirlenmiş koltuklar temizlenerek ve süngerleri değiştirilerek yenilendi.
Yıpranan ve korozyona uğrayan alt takıma ait parçalar yenilendi.
40 yıllık korozyon sonucu metalin kum gibi dağılması.
Tüm kaportadaki kusurlar ayıklanırken.
Her şey kitabına göre. Polo’nun orjinal kitapçığı bulundu.
Boyaya hazırlanıyor.
Tamamen elde yapılan yeni tavan döşemesi.
Boya işi tamamlanır.
Kapı döşemeleri ilk günkü haline getirilir. Kapı içindeki parçalara zarar verilmeden günümüz teknolojisine ait bir ses sistemi eklenir.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.