Türkiye otomotiv üretiminde Avrupa’nın 4. büyüğü oldu

2025’te neler olur

Devreye alınan yeni yatırımların da olumlu etkisiyle bu yıl ihracatın yüzde 5 ile 10 arasında büyüyeceğini, üretimde ise ortalamada 1.4 milyonluk üretim adeti öngördüklerini belirten Eroldu, şunları söyledi:

Kısa vadede riskimiz yok. 2025 yılındaki ihracat ve üretim adetlerinde artış öngörüyoruz. O açıdan kısa vadede istihdamda da sorunumuz yok. Endişelerimiz biraz daha orta vadede, çünkü rekabet ettiğimiz ülkeler var. Bu ülkelere karşı göreceli rekabetçiliğimizi kaybediyoruz. Rakip olduğumuz; Fas, Romanya, Sırbistan, Cezayir…Avrupalılar da Çin baskısından dolayı daha az maliyetli ülkelere hareket etmek isteyecekler. Orada büyük bir rekabet çıkıyor ortaya. Şimdi önemli olan Türkiye’nin rekabetçiliğini orta vadede koruması lazım. Buna yönelik adımlar atılması lazım.

 

Orta vadeli riske dikkat

İhracat tarafında kayıp olmadığına işaret eden Eroldu, “En azından adetsel olarak geçen sene paralelindeyiz. 2024 yılını ihracatta adetsel olarak 1.013 milyonluk sonuçla kapattık. Tutarsal olarak da yüzde 6 artışımız var. 2024 yılını 37.2 milyar dolarla kapatıyoruz. Bu geçen seneye göre dolar bazında yüzde 6 büyüme demek. Otomotiv endüstrisi Türkiye ekonomisine en büyük ihracatı getiren sektör konumunda. Bu ekonomik değeri ülke olarak da kaybetmememiz lazım” ifadelerini kullandı. Eroldu, kurlardaki seviyenin de orta vadede sektörü olumsuz etkileyebileceğini belirtti.

 

İstihdamda gerileme

İstihdam sayıları hakkında da bilgi veren Eroldu, “2023 yılında 60 bin doğrudan istihdamımız vardı. 2024 yılında doğrudan istihdam rakamlarımız yüzde 2 azalarak 59.474 olarak gerçekleşti. Şirketler rekabetçilik kaybına karşılık verimliliklerini daha az kaynakla daha fazla iş yapmanın yolunu aramaya daha fazla başladı. Önümüzdeki senelerde de devam edebilir bir olgu olacak” dedi.

 

Küresel risk

Otomotivde küresel gelişmelere de değinen Eroldu, şu görüşleri dile getirdi:

  • – Küresel otomotivde gündeminde üç önemli konu var.
  • Elektrifikasyon süreci,
  • Avrupa’da devrede olan emisyon azaltım hedefleri
  • ve de
  • Çin’in dünyadaki bütün otomotiv dengelerini altüst eder bir şekilde hareket etmesi.
  • Elektrifikasyon sürecinde henüz yatırımlar tamamlanmadı. Özellikle Avrupa’da batarya yatırımları askıya alındı. Bir yandan önünüzü de göremiyorsunuz. 2025 yılında bu konunun biraz daha netleşeceğini öngörüyorum. Çünkü yatırım yapılması, ona göre pozisyon alınması lazım. Yine Avrupa’da emisyon azaltma hedeflerine ulaşma baskısı var, dolayısıyla burada bir yeni hedef belirlemeye, belirsizliğin ortadan kaldırılmasına ihtiyaç var.

 

Avrupalı otomobil alımında frene basıyor

  • Küreselde siyasal ve ekonomik belirsizlik ön planda. Sadece ekonomik değil siyasi bir belirsizlik de söz konusu. Otomotiv sanayisinde küresel anlamda bir kapasite fazlası var. Çin’de büyük bir kapasite fazlası yaratıldı.
  • Avrupa’da talebin azalmasıyla kapasite fazlası oluşmaya doğru gidiyor. Bu büyük bir tehdit. Bunu 2024 yılının son aylarında gördük. Türkiye pazarında büyük bir bulunurluk oldu. Avrupalı üreticiler Avrupa’da satamadıkları ürünleri rahatlıkla Türkiye pazarına sokmaya başladılar. Fiyat savaşları da arttı. Bu karmaşık tablo, Türkiye otomotiv sanayi için önemli bir riski içinde barındırıyor.

 

 

90 MİLYONLUK DÜNYA PAZARINDA ÇİN’İN KAPASİTESİ 48 MİLYON

  • Çin’de Avrupalı üreticilerin Çin pazar payları eriyor. Avrupalı üreticilerin bir kısmı en azından Çin’den elde ettikleri kârlılıklarla güçlü pozisyonlarını devam ettirdiler. Bunun zayıflaması da Avrupalı üreticiler için büyük bir handikap.
  • Çin 2024 yılını 30 milyon üretimle kapatıyor. Çin’in 30 milyonluk üretiminin yüzde 20’si ihracata gidiyor. Türkiye ile karşılaştırırsak, Türkiye’nin 1.4 milyonluk üretiminin 1 milyonu ihracata gidiyor. Yani bizdeki bu rasyo çok daha büyük. Çin de bu rasyoyu büyütmek üzerine hareket ediyor ki, zaten Çin’in hızlı bir ihracat gelişimi olduğunu görüyoruz. Çinli üreticilerin pazar payları hızlı bir şekilde artarken; Alman, Japon ve Amerikan şirketlerinin pazar payları da hızlı bir şekilde erozyona uğruyor. Bu hızla giderse belki Çin’de yabancı marka da kalmayacak.

 

Ticaret savaşları başlıyor

  • Dünyada 90 milyonluk otomobil talebi varken Çin’in resmi olarak 48 milyon, gayri resmi 60 milyon kapasitesi var. Çin tek başına 60 milyonu ben yapacağım diyor. Bu ister istemez çok büyük bir ticaret savaşına yol açacak.
  • Türkiye ile Çin’in genel ticaret dengesi bozuk. Biz 100 liralık alıyorsak 7 liralık mal satıyoruz Çin’e. Zaten ABD ile Çin arasında yaşanan bütün gerginliğin sebebi de bu dengenin bu kadar bozuk olması. Bunun dünya çapında bir düzene girmesine ihtiyaç var. Ama bunun etkileri yalnız otomotivde değil, her sektörde olacak.
  • Çin’deki kapasite kullanımı da çok parlak değil, yüzde 50’ler seviyesinde. Çin’de son derece gereksiz bir kapasite, fabrika sayısı ve marka var. 430 tane fabrika, 150 tane aktif marka… Bunların konsolide olması lazım ki olacaklar. Yani çok fazla imalatçı var her bölge Çin’de kendi otomobil şampiyonluğu yaratmaya çalışmıştı. Çin’de de bir düzeltme olacak. Bu kadar fazla marka, bu kadar fazla kapasite, bu kadar fazla üretici Çin’de de yaşayamayacaktır.
  • Çinlilere karşı safları sıklaştırmak lazım. Onların da yapmak istedikleri o sonuçta. Avrupa’nın üretim sayısıyla, Çin’in üretimine baktığımız zaman aradaki ölçek farkı çok büyük.
Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.