Aradığın 0 km ithal otomobili neden bulamıyorsun?

Türkiye otomotiv sektörünün deneyimli yöneticilerinden Mert Güçlüer yazılarıyla Otoajanda.com sayfalarında. İlk yazısı bulanamayan otomobiller üzerine. Hoşgeldin Mert Güçlüer.

Otomotiv piyasasını takip etmek; öncelikli işi otomotiv olmasa da pek çok kişi için hobi olarak ya da  kendi iş konularında önünü görebilmek için ihtiyaç duyduğu bir konu. Buradan yola çıkarak son dönemin popüleri Aradığın 0 km ithal otomobili neden bulamıyorsun? sorusunun yanıtını nerede aramalıyız ve cevabını nasıl vermeliyiz?

Hobi olarak otomobil satışlarını takip eden mi var? diye sormayın, var! Zira çocuksu saflıkta bir merak gibi görünse de; özellikle erkekler arası sohbetlerde, “hangi araba ne kadar popüler” konuları açıldığında; kim ne satar ne kadar satamaz kısmı, en az beygir gücü ve tork kadar tartışılır.

Otomotiv satışlarının bir sonraki sene nasıl seyredeceğini bilmek; profesyonel hayatta bazı iş dallarını farklı şekilde ilgilendirir… Vergi gelirlerinin tahmin edilmesinden, bankaların kredi hacimleri için kaynak ayırmasına; istihdam rakamlarının netleşmesinden, ülkenin akaryakıt ihtiyacına; gayrimenkullerin değerlenmesinden, sigorta hizmetlerine kadar hemen her alanda işe yarar bir bilgiden bahsediyoruz.  Dahası üretim ile bağlantılı ihracat rakamları, orijinal olmayan yan sanayi üretimi gibi veriler bile sektör paydaşlarının kendi önlerini görebilmeleri bazen gereklidir.

Öyle ya da böyle ülkemizde yüzbinlerce ailenin bir şekilde otomotiv piyasasına bağlı bir hayat döngüsü var.

Biraz bu tahmin süreçleri nasıl çalışıyor bakalım. Arka planda neler neler oluyor?

Aradığın 0 km ithal otomobili neden bulamıyorsun?

Pazar tahmin süreçleri nasıl çalışıyor?

Her işte olduğu gibi bilimsel yöntemleri uygulayarak, ister kalem oynatarak, ister çeşitli tahmin formülasyonlarını seçerek; ama sonuçta modellemeleri çalıştırıp pazarın genel olarak nasıl şekilleneceğini öngörmek mümkün… Üzerine kendi şirketinin bir sonraki yıl gelecek yeni modellerinin ve üretimden kalkacak modellerinin satışlara etkileri de eklendiğinde formül tamamlanmaya hazırdır. Bu planlara bakarak pazar payı kontrol edilir ve bir önceki yıla göre neler olabilir üzerine modellemeler yapılır.

Bunlar dinamik çalışmalardır ve sürekli güncellenebilir. Veya güncelleme dönemleri de önceden belirlenmiş olabilir.

Bu şekilde her şirketin kendi planlama ekibinin tahmin süreçlerini yönetmesinin yanısıra özel araştırma şirketleri, üniversiteler ve ODD gibi kuruluşların da araştırmaları, dönemsel çalışmaları alınır. Elbette onların tahminleri şirket içi bilgiler gibi kaynaklara veya planlara göre değil; sadece önceki senelere ait adetlerden türetilen simulasyon modellerinden oluşur.

Piyasada en itibarlı tahminler konusunda ODD çalışması örnek gösterebilirim. ODD her sene genellikle her çeyrekte şirketlerden tahmin bilgileri ister. Bu tahminler daha sonra en az ve en çok tahmin rakamlarıyla beraber ortalama hesaplaması ile medya ve ODD üyeleri ile de paylaşılır.

Şimdi gelelim işin ilginç yanına…

Bu raporlar senenin ilk çeyreğinde eline geçtiğinde; pazarın en az ve en çok tahminleri arasında % 30-40 fark görmek şaşırtmaz. Zira hangi markanın hangi gerekçeler ile o tahmini yaptığını bilmek dışardan mümkün değildir.

Yerli üreticileri istisna olarak kabul edelim; zira onların OSD içinde üretim adetleri üzerinden de paylaşımları olabiliyor. Örnek olarak bir markanın üretim ve Türkiye içi satış beklentisi ile geleneksel pazar payı üzerinden senenin nasıl bir genel toplama yürüyebileceğini yerli üreticiler herkesten daha rahat görebilir (yerli araçların payının % 40 kadar olmasına rağmen). Ama ne dersek diyelim pazarı birbirinden % 40 farklı tahmin eden; ve tamamı aynı piyasanın oyuncusu olan yöneticilerden bahsediyoruz.

Bu pazar tahminleri geleneksel olarak son çeyreğe doğru birbirine yaklaşmaya ve daha tutarlı olmaya başlar. (Eh! olsun artık o kadar – senenin sonuna 3 ay kala tahmin daha bir tutarlı olacak. (!)

Son iki yıldır ahenk bozuldu

Gel gelelim şu son 2 senedir bu ahenk gitgide bozuldu. Özellikle kur dalgalanmaları ve diğer gelişmeler ile sekteye uğrayan ithal otomobiller; pazarın genel olarak küçülmesine neden oluyor. Yerli otomobillerin bu eksiği telafi edemeyen pozisyonları ile pazarın küçülmesi genel olarak beklentileri olumsuza çevirdi.

Her çeyrekte daha karamsar beklentileri Covid-19 salgını dibe vurdurunca hem satış hem de üretim çarkları durdu. Pek çok markanın küresel tesislerinde üretimin durması 3 aylık süreyi geçti. Açıkça söylemek gerekir ki küresel 0 km otomobil stokları, 3 ay duran üretimi destekleyecek seviyede olamaz.

Sorunun cevabı 2021 Eylül mü?

Zaten bunun sonucu olarak da yeni ithal otomobillerin üretilip hedef pazarlara ulaşması ve talebin tam olarak karşılanması en az 6-9 ay sürecek bir süreçtir. Yani bir bakıma 2021 baharında görülecek iyileşmelerin neticesi; 2021 Eylül gibi yerli yerine oturan bir düzen olur.

Türkiye gibi otomobili seven ve hele hele yenileme süresi 3 seneye kadar kısalan bir ülkede korona salgınının sona erme haberleri tatlı bir panik havası yarattı. Kiralama şirketleri elinde bulunan 6 ay ile 24 ay arasında kullanılmış araçları galerilere sattı. Bu nedenle kiralamada biriken araç stokları da galeriler eliyle ve sıfır otomobilde artan maliyetler nedeniyle ortadan kalktı.

MERT GÜÇLÜER

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.