Otomobil alırken ‘gaz’a gelmiyoruz

Avrupa’nın en büyük otomotiv üreticisi Volkswagen Grubu’nun 11 milyon dizel araçta bilgisayar yazılımı yardımıya emisyon değerlerini normalinden çok daha az göstererek büyük bir skandala imza atması, tüm dünyanın yeniden zararlı egzoz gazlarına odaklanmasına sebep oldu. Başta Avrupa ve ABD olmak üzere emisyon testlerinin daha sıkı şekilde ölçülerek, ‘Çevreci araç, yeşil otomobil’ sloganlarının sözde kalmaması hedefleniyor. Peki ülkemizde otomobil satın alırken, emisyon değerlerine yani ‘kullandığımız model çevreye ne kadar zararlı gaz yayıyor’ konusuna önem veriyor muyuz?

Otomobil Yetkili Satılıcıları Derneği’nin (OYDER) GfK ile ortak yaptığı Otomobil Alıcıları Takibi Araştırması, Türk halkının araç satın alırken çevreye önem vermediğini gözler önüne seriyor. Tüketiciler otomobil satın alırken en çok tasarıma ve teknolojik özelliklere önem verirken, çevreci özellikler en son sırada geliyor. Ankete katılanların seçim kararında teknolojik donanım paketi yüzde 19’luk oranla ilk sırada geliyor. Otomobilin dış tasarımı yüzde 12, iç dizayn yüzde 9 ve fiyat yüzde 9’luk oranla teknolojiyi takip ediyor. Kullanım hacmi (yüzde 8), motor (yüzde 8), kasa tipi (yüzde 7), ikinci el değeri (yüzde 7), güvenlik ekipmanları (yüzde 6), aracın çevre dostu olmasını gösteren emisyon değeri (yüzde 4) ve diğer unsurlar…

OYDER Yönetim Kurulu Başkanı Alp Gülan, Türkiye’de satılan araçların genel olarak emisyon değerlerine uygun olduğunu ancak ülkemizde azot oksit ölçümü yapılmadığına değinirken, tüketicilerin araçların havayı kirletme miktarı olarak bilinen emisyon değerlerini önemsemediklerini açıkladı.

OYDER’in GfK ile her yıl düzenlediği anketlerde, tüketicilerin satın alma sürecinde önem verdiği unsurları öğrenmeye çalıştıklarını söyleyen Gülan, “Bu araştırmalarda gördük ki, bir aracın emisyon değeri, tüketicilerin o aracı tercih nedenleri arasında en son sırada çıkıyor. Geçen yılki, hatta bir önceki araştırmada da bu aynı” diye konuştu. Düşük hacimli benzinli motorların, son dönemde üreticiler tarafından bir süredir dizele alternatif olarak kullanılmaya başlandığını, bu motorların yakıt tüketimi ve artırılmış güçleriyle performans kaybı yaşatmadığını kaydeden Gülan, “Dizel bir anda moda haline geldi. Ancak bu durum değişebilir. Türk tüketicisi, genellikle bu ufak hacimli benzinli motorlara önyargıyla yaklaşıyor. Aracı taşımayacağını düşünüyor. Ancak test ettiğinde ikna oluyor” diye konuştu.

Vatandaş neden emisyon değerine bakmıyor?

Vatandaşın araç tercihinde emisyon değerlerine yani havaya hem insan hem de çevreye zararlı karbondioksit gazı oranınına dikkat etmemesinin en önemli sebebi bir sınırlamanın olmaması ve Türkiye’deki vergi sistemi. Türkiye ve Avrupa’da karbondioksitle ilgili olarak bir sınırlama yok.

Ülkemizde MTV için aracın yaşı ile motor silindir hacmi dikkate alınıyor. Yaşı küçük, motor hacmi büyük araçlar için daha fazla MTV alınırken; motor hacmi düşük, yaşı büyük araçların vergisi kademeli olarak düşüyor. Özetle yaşı küçük çevreci araçlar daha cezalandırılıyor, çevreye zararlı gaz salan yaşlı araçlar düşük vergiyle ödüllendiriliyor.

28 AB ülkesinde uygulanan sistemde, ‘kirlettiğin kadar öde’ olarak da nitelenen ve araçların kilometre başına açığa çıkarttıkları karbondioksit değerine göre ödenecek vergi hesaplanıyor. VW skandalında normalde dizel araçlarda 40 kat fazla görünmesi gereken azot toksit oranı ülkemizde hiç dikkate alınmıyor.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.