90’ların ortasında müslüman mahallesine salyangoz getirenlerin başındayım
Doksanların ortasında müslüman mahallesine salyangoz getirenlerin başındayım. Neden bir arazi aracı dizel olmasın? Türkiye’de 90ların ortasında dizel arazi aracı yok.
İhaleler için şartname ile satın alınanlar hariç. Mahalle diyor ki cip benzinli olur. Tecrübeler diyor ki yüksek verim, arazi kabiliyeti ve performansı ve tasarruf dizel ile olur. Mahalle diyor ki kamyoncular dizel kullanır.
Bu önyargı ile mücadele için dizel arazi araçlarımızı benzinli olanlardan %15 daha ucuza konumladık. Mantık dışı değil mi? İşe yaradı. Hem de takip eden marka yöneticileri de aynı yolu benimsedi.
Göz göre göre dünya çapında kabul edilen şartlar çiğnenebilir mi? Evet olabilirmiş demek ki. Buna uymayıp dizel ve benzinli versiyonları aynı fiyata oturtanlar da oldu elbette. Bu bile mahalleye karşı bir hamle idi.
Artık kimse klimayı, otomatik vitesi ve metalik boyayı çok sorgulamıyordu. Acaba artık bu özelliklerin hatta arka camlar elektrikli olması ve uzaktan kumandalı olması dahi yerli ithal tüm otomobillerde bulunabilir olmasıyla ilgili olabilir miydi? Ithalatın artık pazarda %70e varmaya başladığı zamanlara gelirken bir anda mahalle bambaşka bir yerleri avucuna aldı bile.
2000’li senelerin sonlarına doğru Avrupalılar dizel motorları artık otomobillerde seçenekler arasında öne sürmeye başladılar. Daha çok verim, yakıt tasarrufu, performans, turbo desteği, ve daha ucuz yakıt ile daha ne istersen var!
Senede 5,000 km yapan da 40,000 km herkes dizel motor seçmeli. Bunu seçerken ortalamada yakıt fiyatı avantajı ile 5 senede kurtarabileceği dizel seçenek için tereddütsüz olarak dizel seçsin. Mahalle dizel diyor.
Avrupa’ya seyahat etmiş herkes dikkat etmiştir. Dizel otomobillerle otomatik seçeneğine çok rastlanmaz Avrupa’da. Hatta gerçek tork konvertörlü hidrolik otomatik şanzumanlarla özellikle küçük hacimli dizel motorların arasında mühendislik uyum sorunları vardır. Hem teknik hem de kültürel farklarla dizel otomatik seçeneğin olmadığı pazarlar için üretilen dizel otomobiller mahalleyi dizel tercihi yap baskısı ele geçirdi.
Ama mahalleli artık otomatik konforunu İstanbul’dan başlayarak sonrasında da ikinci el otomobillerin geleneksel yolculuğunda tüm Türkiye’ye yaymıştı. Mahalle otomatik konforunu benimserken artık dizelin cazibesine rağmen otomatik de olmalı diyordu. Baskı otomobil alanlarda dizel otomatik seçeneğine evrildi.
Otomobilin mutlaka dizel ve otomatik olmalıydı. Kendi otomobilini satın alanlar için bir tür zorunluluk olan durum eğer şirketine büyük filo seçiyorsan sadece dizel düz vitesten ibaret olabilirdi.
Bütün faturanın sadece dizel motorlara kesildiği ve kalıcı mahkumiyetiyle sonuçlanan büyük skandal ardından otomotiv endüstrisi tüketicilerde heyecan yaratacak yenilikleri çalışmaya hız verdi.
Benim mahalleye gelince. Sözün başındaki gözlemlerime dönersem. Benim mahalledeki baskı en büyüğünden bir SUV veya en uzunundan siyah bir araba şeklinde. Keskin ama sessiz bir baskı.
Sormadan sadece bakışlarla yargılar cinsten. Her ikisine de itirazım var ve son 8 senedir de bu baskının gazı ile hareket etmedim. Mahalle ne der diye değil de benim önceliklerim, ihtiyaçlarım ve zevklerim neler soruları ile başlayan soruların cevapları ile hareket etmeye devam.
Türkiye’deki mahallelinin yeni ezberleri ve yeni baskı unsurları hangi özelliklerden gelecek?