2. yarıyıl riskleri: Yüksek faiz, kredi yokluğu ve fiyat artışı

Geçtiğimiz hafta bu yıl Türkiye yollarına çıkacak ikinci nesil yeni C-HR dünya lansmanındadım. Hamburg’daki toplantıda Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış AŞ CEO’su Ali Haydar Bozkurt ile de konuştuk. Gerek yeni modeli, gerek Toyota marka araç bulunabilirliğine, gerek bu yıl Türkiye’de kaç araç satılabileceğine dair geniş bir yelpazede geçen sohbeti aktarayım.

Bozkurt’un en dikkat çekici açıklaması 2023 yılı Türkiye otomobil ve hafif ticari araç satışları üzerine olanı. Yılın ilk 6 ayında 1.3 milyon adetlere giden otomobil talebinin karşılanamadığına vurgu yapan CEO, “Yılın ikinci yarısı için yüksek faizler, kredi yokluğu, dövizdeki artış gibi yeni etkenler güçleniyor. Tüketicinin otomobile ulaşımı zorlaşıyor. Bunları dikkate aldığımızda yılın ikinci yarısında pazarın hız keseceğiniz ve 950-960 bin adetlede sonlanacağını düşünüyoruz. Yılın ilk aylarındaki rüzgar ile 2023 yılı bu rakamı yakalar.

Bozkurt ayrıca, vergi matrahlarının güncel koşullara göre düzenlenmemesinin de araç maliyetlerini yukarı taşıdığına vurgu yapıyor.

Önümüzdeki aylarda otomotivin en büyük riskleri yükselen faizler, buna rağmen kredi bulunamaması ve araç fiyatlarının artışı.

Yüksek faiz, kredi yokluğu ve döviz bazlı fiyat artışları bekleniyor

Öncelikle belirtelim yılın ilk 5 ayında Türkiye’de satılan binek ve hafif ticari araç sayısı 500 bin adete yaklaştı. Her model için aylarca sıra beklemek zorunda olan tüketiciler, liste fiyatına ekstra para ödemek zorunda kalıyor. Satacak araç tedarik edemeyen Toyota, Corolla Cross‘un yıllık 10 bin adetlik satış hedefini daha Ocak ayında yakaladı ve satışa kapattı.

Bu hızlı tempo yılın ikinci yarısında sürmeyecek gibi duruyor. Yüksek faiz, kredi bulunmazlığı ve araç fiyatlarına yansıyan dövizdeki artış pazarın ikinci yarıdaki riskleri olarak sıralandı. BU riskler nedeniyle perakende müşterinin sonbahara doğru araç alımında frene basması söz konusu olabilir.

Bozkurt’a göre bu durumda sırada bekleyen filolar devreye girecek. Yıllardır istediği araçları alamayan filo ve kurumsal alıcılar, perakende alıcının piyasadan çekilmesiyle amaçlarına ulaşabilecek.

Filoları bankalar değil, bağımsız yatırımcılar fonluyor

Perakendeci için geçerli olan riskler, filo şirketleri için değişik yöntemlerle çözülebilecek sorunlar olarak görülüyor. Örneğin finansman sorunu: Bazı filo şirketlerinin bağımsız yatırımcılarla işbirliğine giderek finansman elde ettikleri belirtiliyor. Yani profesyonel finans kuruluşlarından kredi temini yerine, bağımsız yatırımcılardan gelen finansman ve kar paylaşımı ile sorun çözülüyor.

2024 yılı nasıl geçecek?

2023 yılı yüksek talep ve o isteğe araç yetiştirmeye çalışan firmaların damgasını vurduğu bir yıl oluyor. 1 milyon adete yaklaşan satış rakamı hiç de kötü değil. Peki 2024 yılı nasıl geçecek?

Toyota Türkiye Satış ve Pazarlama AŞ CEO’su Bozkurt‘a bunu da sorduk: “2024’ün hiç kolay olmayacağını düşünüyoruz. 2023’ün ilk 6 ayı gibi olumlu bir ilk 6 ay geçiremeyeceğiz. Şimdiden tahmin yapmak çok zor. Şu anda çok fazla değişken var. Ama bugünkü resme baktığımızda, 2024 yılında daha “soğutulmuş” bir pazar hızı söz konusu olabilir. Fakat toplam pazar adedindeki gerileme miktarı ne kadar olur, bugün söylemek çok zor. Bunun için Ekim-Kasım aylarını beklemeliyiz.

Bu ortamda Toyota araç bulabilecek mi?

Bu ortamda Toyota’nın Türkiye’de ne yapacağını, bekleyenlerin araç bulup bulamayacaklarını da konuştuk: “Toyota olarak sipariş adetlerimizi hiç düşürmedik. Geçen sene talebimiz 85 bin araçtı. Bu adedi alamadık ve 50 bin araç verebildik. Bu sene de durum farklı değil, eğer araç alabilseydik 90-100 bin aralığında satış elde edebilirdik. Eğer yıl sonuna kadar ilave araç bulamazsak, bu yılı 54-55 bin adetler civarında kapatabiliriz.

Toyota adına 2024’te tedarik sorunumuzun çözülmüş olacağını umuyoruz. Gelecek sene için de pazarın yüzde 10’u kadar araç talep edeceğiz.

Yeni ekonomi politikası satışları düşürebilir

Yeni hükümet ve yeni ekonomi yönetiminin uygulamalarının otomotive etkisini de ele aldık. Bozkurt‘un yanıtları şöyle oldu:

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in altını çizdiği ‘rasyonel modele geçiş’ ifadesinden çıkardığımız sonuç, istikrarlı bir ekonomi politikasına geçileceği yönünde.  Merkez Bankası’nın faiz artırımı yönündeki son kararı da bunu gösteriyor. Rasyonel bir ekonomi modeline geçiş, sabır isteyen bir süreçtir. Doğru adımlar atıldığında, ilk 1-2 yıl ekonomide bir yavaşlama söz konusu olsa da; orta ve uzun vadede sağlıklı bir toparlanma süreci yaşanacağını ümit ediyoruz.

Bu süreçte belki pazar biraz düşebilir; sadece otomotiv değil, genel anlamda ekonomide bir soğuma söz konusu olabilir. Ama rasyonel bir modelin gerektirdiği tüm adımlar atılır ve bu disiplinde ısrarcı olursak; 1-2 sene içerisinde bu zorlukları aşabiliriz. Rasyonel ekonomi yolu izlenirse, 2025 biraz daha toparlanma yılı olur.”

ÖTV indirimi beklentisi cevap bulabilir mi?

Günümüzde araç almak isteyenlerin önemli bir beklentisi de ÖTV indirimi yönünde. Bu beklentiyi de Ankara ile sürekli temas halinde olan Ali Haydar Bozkurt’a ilettik.

“Şu anda 1.6 altındaki tüm modellerin yüzde  80’lik matrah dilimine girdiğini görüyoruz. Normal şartlarda bu konuda acil bir güncelleme yapılmasını bekleriz. Şu anda ÖTV gelirleri bütçeye önemli bir destek veriyor. Diğer yandan, mücadele edilen ciddi bir cari açık sorunu var. Burada ekonomi yönetiminin önceliğinde nelerin olacağına bakmak lazım.

Toplanan vergi gelirleri gayet iyi. ‘Araç satış hızını düşürmeyelim ki bu gelirleri koruyalım mı; cari açığı düşürelim mi?’ konusunda öncelik ne olur; ona bakmak gerekecektir.”

BU HABERLER DE İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Bayramda uzun yolda olanlara kısa birkaç hatırlatma

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.