Ercan hocamın ardından…
Otomotiv Sanayii Derneği’nden ayrılmasının üzerinden epey bir zaman geçmişti.
Benim de günlük gazete maratonunu noktalamamın…
Geçen bu uzun sürenin bir anında düşmüştü aklıma.
“Ercan Tezer hocam şimdilerde ne yapıyor acaba?”
Bundan birkaç gün sonra hocamdan bir whatsapp mesajı düşmüştü telefonuma. Toplu gönderilerden… Şimdilerde medyada yasaklı olan eski bir rakı reklamıydı. Şu sosyal medyada dolaşanlardan biri…
Tesadüf bu ya, ben de o sırada eşimle birlikte bir meyhanede demleniyordum.
Yine tesadüf:
Bir hafta kadar sonra Gayrettepe metrosunda rastladım Ercan hocama…
Aynı durakta inip ayaküstü biraz laflamış, Gayrettepe çıkışındaki Karanlıkta Diyalog Müzesi’nin cafesinde birer kahve içmiştik. Benim, cafedeki işaret diliyle gerçekleşen iletişimi ve sistemi çözmeye zekam yetmemiş ama hocam şıp diye anlayıvermişti…
Laflamıştık oradan buradan. En çok da otomotivden elbette. Ortak tanıdıklardan. Ve sektörel sitemlerinden…
Bu yazıya eşlik eden fotoğraf o günden.
Bu rastlaşmamızın üzerinden bir yıldan biraz fazla bir zaman geçti.
‘Bütün bu tesadüf dediklerimizin bilimsel bir açıklaması vardır mutlaka’ diye düşünenler sınıfındayım ben.
O günden beri de yaptığı araştırmaları, derlediği notları, yabancı medyada yayınlanan ilginç konulara ilişkin gönderileri geldi mail kutuma sürekli. Yine toplu gönderimlerden, ama faydalı bilgiler içeren…
Üretmeye devam ediyordu yani…
Gazeteciliğimin sadece giriş yıllarında değil, gelişme ve halen çok aktif olmasa da sonuç dediğimiz bölümüne de damgasını vuran isimlerden biriydi Ercan hocam.
Sorduğum bir soru kafasına yatmadıysa ‘Niye soruyorsun ki bunu şimdi’ diye hafif yollu fırçalardı.
Ve gazeteci olarak sorduğum bir soruya yanıt alamadığımda genellikle sinirlenip kızan ben “ama hocam, tamam hocam, kem küm” olurdum. Nedenini bilmiyorum, ama bu nedenin içinde çok büyük bir saygı barındırdığı kesin…
İflah olmaz bir yerliciydi…
Ama ‘yerli otomobil’ diye de boş hayallere kapılmazdı.
Önemli olanın üretmekten ziyade pazarlama ve satmak olduğunu savunurdu.
Tam da bugünlerde Türk otomotivinde her yönüyle bir devrin kapanmak üzere olduğunu düşünmeye başlamıştım.
Bu kapanmak üzere olan devrin en üzücü sayfalarından biri Ercan hocamın vedası oldu…
Güle güle hocam, güle güle…